7 Kasım 2016 Pazartesi

. STERİLİZASYON VE STERİLİZASYON ÜNİTESİ

.  STERİLAZASYON


Bakteri sporları dahil tüm canlı mikroorganizmaları öldürülmesidir.Cerrahi enfeksiyonlardan korunmak için vücut dokuları ile temas edecek olan tüm aletlerin steril edilmesi gerekir.Steril edilen aletlerin sterilizasyondan sonra tekrar kontamine olmaması için dış ortamla ilgisinin kesilmesi gerekir.Bunu için steril edilmiş eşyalar poşet veya aliminyum folyoya sarılarak tromeller içinde saklanır.(14)
Kullanılan sterilizasyon yöntemleri şunlardır

1-Isı İle Sterilizasyon

Bu yöntem,yüksek sıcaklıkta mikroorganizmaların proteinlerinin denatüre olması temeline dayanır.Bu işlemde steril edilecek objenin ısıya dayanıklı olması gerekir.Isı ile sterilizasyon yönteminde etkili olan faktörler şunlardır;
    -Isı derecesi;Steril edilecek maddenin cinsine göre ısı yükseltilerek kısa sürede sterilizasyon sağlanabilir.
    -Etki süresi;Isı derecesi ile ters orantılıdır.Isı arttıkça sterilizasyon süresi kısalır.
    -Ortamın nemi;Nem arttıkça daha düşük ısıda sterilizasyon sağlanır.Çünkü mikroorganizmalarda su oranı arttıkça proteinler daha çabuk koagüle olur.Proteinlerin daha çabuk koagüle olması için ortamda en az %50 oranında su olması gerekir.Bakteri sporlarında %5-10 oranında su bulunduğundan sterilizasyona dirençlidirler.
A.Nemli ısı ile sterilizasyon:Su buharı kuru sıcak havadan daha elverişlidir.Buharın öldürücü etkisi daha fazladır ve eşyayı daha çabuk ısıtır.Pamuk,yün,kumaş,kağıt gibi diğer gözenekli maddelere buhar daha kolay nüfuz edebilir.

A1.Kaynatma:Kaynatma her ortamda uygulanabildiği yaygın olarak kullanılır.Fakat bütün patojenler için etkili değildir.Eğer başka bir sterilizasyon ve dezenfeksiyon yöntemi elde mevcut değilse suya sodyum bikorbanat eklenerek %2’lik solüsyon elde edilir ve etkinliği arttırılabilir.Deniz seviyesinde  dezenfeksiyon için 15’   önerilmektedir.Plastik eşyalar ve cam eşyalar için bu yöntem kullanılmamalıdır.Eğer suya sodyum bikarbonat eklenmemişse  30’ kaynatılmalıdır.Bazen pastörizasyon içinde bu yönteme başvurulur.Bazı metal aletler için bu yöntem kullanılabilir.

A2.Basınçlı buhar ile sterilizasyon:Sıcaklık mikroorganizmaları öldürür ,fakat buhar da kullanıldığı zaman bu süreç daha çabuk gerçekleşir.Mikroorganizmaların protein yapısı denatüre eder ve yapılarını bozar.Çoğunlukla mikroorganizmaların vegatatif formları kısa bir sürede ölür..Nem bulunduğunda sıcaklık daha çabuk iletilir.Bu nedenle ısıya ve neme duyarlı olmayan tüm malzemeler için önerilen bir metoddur..Genelde 121’de 15-45 dakika süreyle sterilizasyon gerçekleşir.Basınçlı sterilizasyon için otoklav kullanılır.Basınç altında su buharı ile sterilizasyon yönteminde kesinlikle uyulması gereken bazı ilkeler vardır
 Bunlar;
-Otoklav içine yerleştirilecek objelerin paketlenmesi,bohçalanması ve aralarından nemli ısının geçişi sağlanacak şekilde olması gerekir.
-Otoklav içinde havanın boşaltılması ve uygun ısıya erişen buharın objelerin arasından ve etrafından geçmesi ve tüm yüzeylere erişmesi sağlanmalıdır.
-Otoklavdan çıkarılacak malzemenin çok iyi kurumuş olmasına dikkat edilmelidir.
-Buharın kalitesi iyi olmalı ve içerisinde su bulunmamalıdır.
-Buharı mikroorganizmaları harap etme etkisini gösterdiği ısı ve basınç dönemi süresinin tam ve kesin olarak uygulanması gerekir.
-Filtre edilmiş hava ,otoklav içine verilerek ,objelerin kurutma ve soğutma işleminin sağlanması gerekir.
-Sterilizasyonun etkisi kontrol edilmelidir.

A3.Basınçsız buhar ile sterilizasyon:Akım halindeki buharın ısısı 100C’dır.Genellikle 100C’de1 saat süre ile sterilizasyon yapılır.Koch kazanı bu amaçla kullanılır.Yüksek ısıya dayanmayan örneğin şekerli çözeltiler bu amaçla kullanılabilir.
A4.Tindalizasyon:Yüksek ısıda bozulabilecek sıvı maddeler belirli ısı derecesinde birkaç gün üst üste tutularak steril edilir.Örneğin;hidrolize olabilen çözeltiler 70C’de ,serum gibi proteinli maddeleri içerenler 56C’de ,aşılar ve şekerli çözeltiler 100C’de tutulurlar.Benmari yöntemiyle su ısıtılır ve içinde  steril edilecek çözeltiler bulunan tüp veya şişeler su içine daldırılır.Isıtma süresi çoğunlukla 1 saattir ve işlem 3 gün üst üste tekrarlanır.Dirençli mikroorganizmalar için daha uzun süre gerekmektedir.

B.Kuru Isı İle sterilizasyon:Nemli ısıya duyarlı veya nemli ısıyı geçirmeyen materyaller için kullanılır.Kızıl dereceye kadar ısıtma,alevden geçirme veya Pasteur fırını kullanılarak gerçekleştirilir.Nem oranı ortadan kalktığı için çok yüksek ısı gereklidir.Bu nedenle 170C’de 1,5 saat veya 160C’de  2saatte sterilizasyon gerçekleşir.Cam,madeni eşyalar,çeşitli tozlar ve bazı yağlar steril edilebilir.Sıvılar ve kumaş türü şeyler steril edilemezler.
kuru ısı ile sterilizasyon ile ilgili görsel sonucu

C.Kimyasal Maddelerle Sterilizasyon:Isı yoluyla sterilizasyonu mümkün olmayan bir kısım materyalin sterilizasyonu kimyasal maddeler aracılığıyla yapılabilir.Burada geniş  bir mikrobiyal spektrumu olan ve sporoid aktiviteli sterilizasyon ajanı gerekmektedir.Gaz ve likit sterilizanlar kullanılır.Bunlar ;

Etilen Oksit İle Sterilizasyon;Isıya hassas basınçlı su buharı ile bozulabilen materyaller için kullanılan bir sterilizasyon yöntemidir.Bu yöntemde sterilizasyon düşük ısıda ve vakum altında belirli bir gaz konsantrasyonu altında yapılır.Etilen oksit ile sterilizasyonun etkili olmasını sağlayan faktörler uygulama süresi,gaz konsantrasyonu,ısı ve nemdir.Sterilizasyon için gereken zaman 3-7 saat arasında değişir.Maksimum ısı 54-60C olduğunda 121-132C’lik buhar sterilizasyonu ile aynı düzeyde verim elde edilir.Etilen oksitin patlayıcı özelliği vardır.Bu nedenle kullanılırken bu etkisini azaltmak için karbondioksit veya azot gazı ile karıştırılarak kullanılır.Etkili bir yöntem olmasının yanı sıra pahalı bir sterilizasyon yöntemidir.

EO İle Sterilizasyonda Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar

·         Sterilizasyon süreci çok dikkatli bir şekilde izlenmelidir
·         .Buhar sterilizasyonu ile steril edilbilecek malzemeler EO ile steril edilmemelidir.
·         Malzemenin üzerinde kalan atık maddeler EO’in difüzyonunu etkileyebilir.Bu nedenle tüm sterilizasyon işlemlerinde olduğu gibi EO ile sterilizasyonda tüm malzemeler iyice temizlenmelidir.
·         EO sterilizatörün kontrolünde biyolojik ve kimyasal indikatörler kullanılmalıdır.
·         EOile sterilizasyonda yeterli oranda neme ihtiyaç olduğu unutılmamalıdır.
·         EO gazının zararlı kalıntılarını ortadan kaldırmak için mutlaka havalandırılmalıdır
·         .Tekrarlanan sterilizasyonlar gözenekli maddelerde gaz yoğunluğunun artmasına neden olur.
·         EO gazı sterilizatörlerden bir emici alıp atmosfere verilebilir.Böylece personelin EO gazına maruz kalması önlenmiş olur.
·         Sterilizatör kapağı kilitlenme ve mühürlenme özelliğine sahiptir.Kapağın mühürlenmesi ve kontrolü düzenli yapılmalıdır.

-Likit şeklinde Gluteraldehit:Bakterileri,mantarları,sporları,tüberküloz basili ve virusları içeren tüm mikrobiyal yaşamın tüm şekillerimi harap edebilir.Aktive edilimiş %2’lik likit gluteraldehit,sistoskop,bronkoskop gibi gözle bakılan optik sistemli aletlerin sterilizasyonu için kullanılır.Lens bölümüne zarar vermez,korozif değildir organik maddeler ,koagüle kan ve protein ile inaktive olmaz.(3)
-Hidrojen Peroksit İle Sterilizasyon:Hidrojen Peroksit sıvı halde sporosidal etkinlikte güçlü germisidal ajandır.Hidrojen Peroksitten elde edilen gaz plazma sterilizasyon sağlayacak etkinlikte germisidal etkiye sahiptir.Gaz plazma sterilizasyon yönteminde ısı ve neme gerek olmadığından en hassas malzemeler,optik cihazlar,elektronik aletler bu yöntemle steril edilebilmektedir..Oldukça hızlı ve güvenilir bir sterilizasyon töntemidir.


2-.Işınlama:Isı ve diğer yöntemlerle steril edilemeyen ortamların sterilizasyonunda ışınlardan yararlanılır.Kullanım alanı sınırlıdır.Bu ışınların çevreye de etkili olmaları nedeniyle önlem alınarak uygulanmaları gerekir.
   Ultraviyole ışınları ile sterilizasyon;253 nm dalga boyundaki UV ışınları daha çok havayı ve yüzeyleri steril etmek için kullanılır.Suların sterilizasyonu içinde uygundur.Işınların dalga boyları kısaldıkça mikroorganizmaları öldürücü etkisi artar.Fakat etki alanları azalır.Güneş ışınları da UV ışınları içermesi nedeniyle yüzeylerdeki mikroorganizmaları öldürür.Mikroorganizmanın inaktive olması için UV ışınları absorbe edilmelidir.
Diğer ışınlar;Xışınları,dalga boyu büyük olduğundan mikrobisit özelliktedir.Gama ışınları,bakterisittir ve derinlere nüfuz edebilir.Tüm alan ışınlanabilir fakat zararlı etkilerinden dolayı kullanılmaz.Beta ışınları,ışığa yakın hızda hareket ederler,ortama kolay diffüze olurlar,suların sterilizasyonunda kullanılırlar.(14)

3.Filtrasyon:Sıvı içnde bulunan süspansiyon halindeki katı parçacıkların uygun büyüklükteki bir filtreden süzülerek yapılan ayırma işlemidir.Genellikle mikrobiyoloji laboratuarlarında kullanılmaktadır.Cerrahi alanda uygulanmamaktadır.


Otoklavda Sterilizasyonda Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar

Ø  Makinenin kontrolü ,malzeme atılmadan mutlaka günlük olarak yapılmalıdır.
Ø  Basınçlı buharla yapılan sterilzasyondan önce ,otoklvdan boşaltılan havanın yerine verilen buhar yeterli olmalı.
Ø  Yeterli bir sterilizasyon için otoklav kullanan personel bu konuda iyi eğitim almış olmalıdır.
Ø  Tek kullanımlık malzemeler steril edilmemelidir.
Ø  Malzemeler sterilizetöre sıkışık olarak yerleştirilmemelidir.
Ø  Kullanılacak paketler malzemeler uygun paketlenmeli ve mutlaka etiketlenmelidir.
Ø  Steril olan malzemeler uygun koşullarda saklanmalıdır.
Ø  Steril olan her türlü malzemenin kullanım anına kadar steril kalması zorunludur.
Ø  Sterilite kesinlik taşıyan bir ifadedir.Bir malzeme ya sterildir ya da steril değildir


   
Dezenfeksiyon Ve Sterilizasyon İşlemlerinde Hemşireye Düşen Sorumluluklar
Ø  Sterilize veya dezenfekte edilecek materyallerin temizliği iyi yapılmalıdır.
Ø Kullanılacak dezenfektanın sulandırılması doğru yapılmalıdır.
Ø Dezenfektanların son kullanma tarihi kontrol edilmelidir.
Ø Isıya dayanıklı tüm araç ve gereçler otoklavda veya pasteur fırınında steril edilmelidir.
Ø Her hasta için ayrı pansuman malzemesi kullanılması sağlanmalıdır.
Ø Steril malzeme hemen kullanılmayacaksa iyi koşullarda depolanmalıdır.
Ø Servisteki kirli ve temiz malzemelerin ayrımı iyi yapılmalıdır.
Ø Pasteur fırını veya otoklavın içine sterilize edilecek malzemeyi yerleştirirken aralarında sıcak hava akımının geçmesine izin verecek şekilde yeterli boşluk bırakılmalıdır.
Ø Isı ile sterilizasyonda sterizatörün sıcaklık dereceleri ve işlemin süresi doğru ayarlanmalıdır.
Ø  Kullanılan sterilizatörlerin aralıklı kontrolleri yapılmalıdır.(21)



STERİLİZASYON ÜNİTESİ


Merkezi Sterilizasyon Ünitesi,sağlık kurumlarının çeşitli birimlerinde tıbbi veya cerrahi araç ve gereçler ile bakım uygulamalarında kullanılan malzemelerin temizlenme,kontrol edilme ,işlevine uygun hazırlanma ,sterilizasyon ve dezenfeksiyon sürecinden geçirilme ,uygun koşullarda depolanma ve isteme göre dağıtımının yapıldığı merkez olarak tanımlanmaktadır.

    Sterilizasyon ve dezenfeksiyon işlemlerinin tek merekezden yönetilmesi ,doğru,etkili ve standartize yöntemlerden her birinin eşit ölçüde yararlanmasına olanak sağlarken ,her aşamanın denetimi,işlemlerin bilgi , beceri ve bilimsel temele dayalı bir duyarlılık içinde gerçekleştirilmesine olanak sağlamaktadır.Sterilizasyon ,dezenfeksiyon ve temizlik işlemlerinin tek merkezden ,konusunda bilgi ve deneyim sahibi ,yeni gelişmelere açık uygulamalarının neden ve niçinini sorgulayarak,yanıtını verebilen sağlık çalışanlarınca yapılmasının ,hastanın ve ünite çalışanlarının da yaşamını güvenceye almada önemlidir.     

  1.MERKEZİ STERİLİZASYON ÜNİTESİNİN HEDEFLERİ
  • Hastanın tedavi ve bakımında gerekli malzeme ve ekipmanı sağlamak
  • Temizlik ,sterilizasyon ,dezenfeksiyon işlemlerinin kayıdını tutmak.
  • Araç-gereç ve malzemelerin envarterini çıkarmak.
  • Ünite çalışanları,malzeme ve ekipmanın gider analizi yoluyla maliyeti düşürmek. Kurumun enfeksiyon kontrol politikaları kapsamında hastane enfeksiyonlarını önleme adına gerekli kontrol meknizmalarını işlerliğini kontrol etme.
  • Nitelikli hizmet sunumu için gerekli olan tüm malzemeyi seri ve doğru bir şekilde karşılamak.
  • Tüm birimlerde araç-gereç açısından sadelik ve değişmezliğin gerçekleşmesine katkıda bulunma.
  • Dağıtımı yapılan ekipmanın yüksek kalitede işlevsel olmalarını sürdürme.
  • Hizmet içi eğitim programları yoluyla çalışanları bilgilendirme,sürekli eğitime özen gösterme.



2. MERKEZİ STERİLİZASYON ÜNİTESİNİN GÖREVLERİ

·          Hastaların tanı,tedavi ve bakımını üstlenen hekim,hemşire ve yardımcılarının istem yaptıkları malzeme ve ekipmanın sağlanması,korunması ve geliştirilmesi.
·         Optimum çalışma koşullarını sürdürmek için modern araç-gereç ve ekipmanın sağlanması.
·         Malzemelerin hizmete hazır duruma getirilmesine ilişkin işlemlerde nitelikli ,güvenilir yöntem ve tekniklerin kullanılması.
·         Araç-gereç ve malzemelerin daha etkin ve ekonomik kullanımını sağlayacak süreç kontrol yöntemlerini geliştirilmesi.
·         Ünite çalışanlarının üst düzeyde performans göstermeleri için etkin ,gereksinimlere temellendirilen eğitim programlarına ortam hazırlanması,yaygın katılıma ilişkin mekanizmalarını işlerliğinin sağlanması.
·         Bakım protokolleri,standardizasyon çalışmalarına katılım sağlanması.
·         Enfeksiyon komitesinde üniteye ilişkin çalışmalarda yer alması.
·         Hekim.hemşire ve yardımcılara son gelişmeleri sağlama adına ,araç-gereç ve ekipman konusunda araştırmalara katılınması.
·         Kullanılan malzeme ve araç-gereç ile tekrar kullanıma alınacakların toplanması,teslimalınması.
·         Kullanımı gerekli dezenfektan solüsyonlarının seçimi,hazırlanması,denetiminin yapılması.
·         Ticari solüsyonların teslim alınması ,kaydı ve dağıtımını yapılması gibi işlevler MSÜ’nün fonksiyonları kapsamına girmektedir.
Sterilizasyon merkezleri genellikle 4 bölümden oluşur.
  
    Dekontaminasyon bölümü:Mutlaka diğer alanlardan ayrı olmalıdır.Diğer 3 bölüm bir arada geniş bir alana yerleştirilebileceği gibi ideal olan bu alanlarında ayrı ayrı odalara bölünmesidir.

    Hazırlık ve paketleme bölümü:Steril edilecek malzeme kullanılacak yönteme göre uygun materyal ile paketlenmelidir.Örneğin;EOile steril edilecek medde kumaş ile paketlenmelidir.Paketleme işleminden önce ise ekipman parçalanabilir en küçük parçalarına kadar ayrılmış halde bırakmalı ve her bir parça kurulandıktan ayrı ayrı paketlenmelidir.

  Sterilizasyon bölümü:Sterilizasyonçin çeşitli yöntemler kullanılmaktadır.Bu yöntemleri sterilizasyonun yapısına ve mikroorganizmaların etkisine göre 3 ana başlıkta toplayabiliriz;
    Fiziksel işlemler;iyonize radyasyon ve kuru ısı.
  Fizikokimyasal işlemler ve kimyasal işlemler;buhar,buhar/formaldehit,EO ,gluteraldehit.
Kimyasal ve fizikokimyasal işlemlerin etkisi ,öldürülecek mikroorganizma ile steril edici
Moleküllerin direk fiziksel temasına bağlıdır.Bu nedenle sterilizasyona maruz bırakılacak materyal  ve bu materyalin içerisine konulduğu paketleme malzemesi ,steril edici moleküllere karşı geçirgen olmalıdır. Örneğin;buhar sterilizasyonunda paketleme malzemesi havanın dışarı çıkarak buharın içeri girmesine ve steril edilecek ürün ile direk teması sağlanmalıdır.

  Depolama:Steril edilen malzemelerin kullanıma kadar bekletildikleri alandır.Bu alana giriş ve çıkış mümkün olduğunca sterilizasyon koşullarına uyulmalı ve havalandırma sistemlerinde mümkünse HEPA fitler sistemli klimalar kullanılmalıdır.



5 Kasım 2016 Cumartesi

İNTRAKET İLE DAMAR YOLU AÇMA TEKNİĞİ

İNTRAKET İLE DAMAR YOLU AÇMA TEKNİĞİ

1-Hastaya uygulama hakkında bilgi verilerek işlem için izin alınır.

2-Eller yıkanır ve eldiven giyilir.

3-Hastaya işlem için uygun bir pozisyon verilir. Kol kalp seviyesinin altında olacak şekilde yerleştirilmelidir. Örnek: Dirsek ön bölgesi venleri kullanılıyorsa hastanın dirseği hiperekstansiyonda olmalı, altı desteklenerek kalp seviyesinin altında tutulmalıdır.

4-Uygulama yapılacak koldaki venler gözlenir ve palpe edilir. Hastanın önceden geçirmiş olduğu cerrahi ameliyat, arteriovenöz şant (daha çok hemodiyaliz uygulamalarında kullanılan ve gereken damar sistemini hazırlamak için yapılan kapiller sistemi atlayarak bir arterden bir vene direkt kan akışını sağlayacak geçit oluşturulması) ya da dolaşım yetmezliği değerlendirilir. Böyle durumlarda başka bir alan tercih edilmelidir.

5-Kullanılacak intraket, vene uygun büyüklükte seçilir ve steril paketinden çıkarılır.

6-Turnike bağlanır. Turnike, seçilen ven noktasının 10- 15 cm üstünden, mümkünse elbise üzerinden, tek halkalı fiyonk halinde (gerektiğinde kolayca çözülebilmelidir) ve serbest uçları yukarıda kalacak şekilde bağlanır. Turnike venöz dönüşü engelleyecek ve arteriyel kan akımını ise engellemeyecek sıkılıkta bağlanmalıdır. Arteriyel kan akımının engellenip engellenmediği radial nabız palpe edilerek anlaşılabilir.
Ven, dolgun görünmüyorsa venin distalinden kalbe doğru sıvazlanabilir, hastaya mümkünse yumruğunu hızlı hızlı sıkıp açması söylenebilir. Buna rağmen dolgun görünmüyorsa parmak uçları ile vene hafifçe vurulabilinir. Turnike 2 dk.dan uzun süre bağlı kalmamalıdır.
Turnike bağlanması ve antisepsinin sağlanması


7-Seçilen ven, parmak uçları ile tekrar palpe edilerek doku içindeki ilerleyişi hissedilir. 

8-Seçilen ven, yukarıdan aşağıya doğru tek bir hareketle antiseptik solüsyon dökülmüş gazlı bez veya pamuk tampon ile silinerek cilt antisepsisi sağlanır. 

9-İntraket iğnesinin keskin yüzü yukarı gelecek şekilde tutulur. 

10-Veni sabitlemek amacıyla vene girilecek noktanın yaklaşık 3- 5 cm alt tarafına boşta kalan elin başparmağı ile bastırılarak deri aşağı doğru gerdirilir.

11-Vene girilir. Vene girerken doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki teknik kullanılır:

  • A-Doğrudan vene girme tekniğinde intraket iğnesi ile ven üzerinden deriye 15-20 derecelik bir açı ile deri ve ven aynı anda hızlıca delinerek vene girilir. Bu teknik büyük ve belirgin venlerde tercih edilmelidir. Küçük venlere girilirken bu teknik kullanıldığında venin her iki duvarının delinmesi söz konusu olabilir.


    B- Dolaylı vene girme tekniğinde ise iğne vene iki aşamada yerleştirilir. İlk aşamada intraket iğnesinin ucu vene girilecek bölgenin yaklaşık 1 cm altından ve vene paralel olarak 30-45 derecelik açı oluşturacak şekilde deriye batırılır (iğne ucu önce derialtı dokuya temas ettikten sonra vene girmelidir). İkinci aşamada ise iğnenin açısı 10-15 dereceye kadar küçültülerek ven içine girilir. Dolaylı teknik küçük ve kaygan venlerde kullanılır. Yavaş hareket edilmelidir. Sert bir hareket ven çeperinin yırtılmasına sebep olabilir.

    12-Ven içine girildiğinde intraketin kan durdurucu kapağının olduğu yere kan dolar. Kan geldiği gözlemlenerek ven içine girilip girilmediği anlaşılabilir. 

  • 13-İntraketin iğnesi 1 cm geriye çekilerek bu kez de kanülün içine kan gelip gelmediği gözlemlenir.
    Kanüle kan doluyorsa intraketin plastik kısmı damar içinde ilerletilirken iğnesi yavaşça geriye doğru çekilir ancak tamamen çıkarılmaz. 

    14-İntraket bir el ile sabit tutularak turnike çözülür. 

    15-Diğer elin başparmağı ile intraket yerleştirilen bölgenin 1 cm kadar üst kısmından ven üzerine baskı uygulanarak intraketin iğnesi tamamen çıkarılır. Bu şekilde kanülün açık ucundan kan gelmesi engellenir. 
    16-İçinde serum fizyolojik bulunan enjektörün ajutajı, intraketin sıvı seti girişine hızlı bir şekilde takılır.
    Birkaç cc serum fizyolojik enjekte edilerek intraketin damar içinde olup olmadığı kontrol edilir. Serum fizyolojik enjekte edilirken bölgede şişlik, kızarıklık, acı hissinin olup olmadığı kontrol edilmelidir.
    17-Şerit şeklinde kesilmiş bir parça flaster yapışkan yüzü yukarıya gelecek şekilde intraketin kanatları altından geçirilerek çapraz olarak ve giriş yeri görülecek şekilde cilde yapıştırılır.
     
    Geriye kalan serum fizyolojik tamamen enjekte edilir ve başparmak ile venin üst kısmına bası yapılarak enjektör çıkarılır.
    Çıkarılan kılavuz iğne üzerindeki kan durdurucu kapak, intraketin sıvı seti girişine takılarak sıkıştırılır.
    İntraket, el- kol gibi hareketli bölgeye yerleştirildiğinden çıkmasını engellemek için iyice sabitlenmesi gerekir. Flasterin üzerine görülebilir şekilde mutlaka intraketin takılış tarihi ve saati yazılmalıdır.
    Kontamine malzemeler uzaklaştırılır. Kılavuz iğne tıbbi atık kutusuna atılır.
    Diğer malzemeler tıbbi atık torbasına atılmalıdır.
    Eldivenler çıkarılarak tıbbi atık torbasına atılır ve eller yıkanır.
    Uygulamanın saati ve tarihi uygun formlara kaydedilir.



4 Kasım 2016 Cuma

İNTRAVENÖZ UYGULAMALARDA KULLANILAN VENLER

1-KAFA VENLERİ: Bebeklerde periferik damar yolunun açılmasında kafa venleri kullanılır. Kafa bölgesinde kullanılan venler ve arterler oldukça yüzeyeldir. Bu nedenle girilecek venin arter olup olmadığını anlamak için parmak uçları ile palpe edilerek arteriyel atım kontrol edilmeli, atım
olmadığına emin olduktan sonra vene girilmelidir.

Resim 1 : Kafa Venleri


2-KOL VENLERİ: Kol venleri periferik damar yolu açmak amacıyla kullanılan venlerdendir. Kolda
kullanılan venler vena basilica ve vena sefalica’dır. Özellikle antekübital fossada bulunan median sefalik ve bazilik venlerden ve el bileği bölgesinden geçen dallarından intravenöz girişim yapılır. Girişim için genelde bazilik ven öncelikli olarak seçilir. Sefalik ven kullanıldığı zaman çoğu kez intraketin ileri itilmesinde problem yaratır. Çünkü sefalik ven dik açısıyla aksiller venle birleşir.

Resim 2 : Kol Venleri

3-EL SIRTI VENLERİ: Vena sefalica ve vena basilicanın el sırtındaki dalları ile dorsal metakarpal venler kullanılır. Hastane öncesi acil sağlık hizmetlerinde acil vakalara damar yolu açılırken el sırtı venlerinin öncelikle kullanılması gerekir (hasta veya yaralının hastane ortamında tedavisinin uzun süreceği düşünülerek diğer kol venlerinin kullanımına olanak sağlamak için).


Resim 3 : El Sırtı Venleri

4-AYAK SIRTI VENLERİ: Erişkinlerde periferik venöz kateterlerin üst
ekstremite venlerine takılması önerilir. Bacaktaki venler fl ebit (venlerin iltihaplanması) ve emboli
(dolaşımla gelen yabancı bir cismin pıhtı, neoplazma parçacıkları, hava kabarcığı, mikroplar, yağ hücreleri ile kan ya da lenf damarlarını tıkaması) olasılığından tercih edilmez. Alt ekstremite genellikle çocuklarda ve üst ekstremitelerin her ikisinde de yaralanma olan hasta veya yaralılarda
kullanılır. Alt ekstremitelerden damar yolu açmak için genellikle ayak üzerinde v. saphena magna ve v.saphena parvanın dalları kullanılır. Alt ekstremiteye takılmış olan bir kateter en kısa süre
içinde çıkarılarak üst ekstremiteden yeni bir vene takılmalıdır.

Resim 4 : Ayak Sırtı Venleri

3 Kasım 2016 Perşembe

DEKÜBİT ÜLSERLERİNİN KLİNİK SINIFLANDIRMASI

DEKÜBİT ÜLSERLERİN KLİNİK SINIFLAMASI


Bası yaraları 4 evrede sınıflandırılmıştır

Evre 1: Bası sahasında deride hiperemi (inflamasyon) .


1 derece bası yarası ile ilgili görsel sonucu
Evre 2: Bası sahasında dermise ulaşan yüzeyel ülserasyon .

2 derece bası yarası ile ilgili görsel sonucu
Evre 3: Bası sahasında deri altı yağ dokusu, kas veya kemiğe kadar ilerleyen ülserasyon .

1 derece bası yarası ile ilgili görsel sonucu









Evre 4: Kemik, bursa, eklem veya vücut boşluklarına kadar ilerleyen derin ülser

bası yarası evre 4 ile ilgili görsel sonucu

Bugün, dekübit ülserlerin oluşumundaki risk faktörlerini değerlendirmek için birtakım skalalar geliştirilmiştir. Bu skalalar içinden en önemlileri: Norton ve Braden skalalarıdır.
Değerlendirmedeki amaç, etyolojideki predispozan faktörlerin varlığını tanımlamaktadır. Norton skalası, en basit olanı olup, fiziksel ve mental durumu, aktivite ve inkontinansı değerlendirir. Braden ise en güvenilir olup, sürtünme ve tahrişin yer aldığı altı risk faktörünü daha detaylı sorgulamakta ve risk derecelenmesi yapmaktadır.
İşte, dekübit ülserlerin önlenmesinde bu skalalardan risk değerlendirilmesi yapılarak bakım planı ve günlük cilt bakımı ile önleyici tedbirler alınabilir.
ÖNLEYİCİ TEDBİRLER
 Dekübit ülserlerin erken belirtilerinin bilinmesi, önlenmesinde ve tedavisinde önemlidir. Çünkü, oluşmuş dekübit ülserlerin iyileşmesi, yeni ülserlerin oluşmaması ve iyileşmiş ülserlerin tekrarlamaması için gereklidir.
Yoğun bakım doktor ve hemşiresi, dekübit yara varlığında, günlük yara takibini belirli esaslara göre planlamalıdır.
Cilt Bakımı
Deri inspeksiyonu, ülser önlenmesinin temelidir. Hastanın günlük işleri yapılırken, düzenli olarak sabah akşam, gün içinde ise hasta her döndürüldüğünde veya özel tedavi uygulaması sırasından bakılmalıdır. Kemik çıkıntılarının olduğu bölgelere dikkat edilmelidir. Kırmızılık, irritasyon veya maserasyon görülmesi, bu bölge üzerindeki basıncın kaldırılması gerektiğini gösterir.
Derinin temiz ve kuru olması esastır. Ter ve vücut sıvılarının ıslattığı katlanan bölgeler yumuşak sabun veya pH 5.5 olan uygun temizleyicilerle ılık su ile yıkanmalı ve durulanmalıdır. Lanolinli krem veya losyonlarla deriye masaj uygulanmalı, asla nemli bırakılmamalıdır. Lubrikanlar, temizleyici-nemlendirici krem, köpükler, koruyucu ince örtüler ve giysiler kullanılmalıdır. Nemli kalan bölgeler için asla talk pudrası ve alkollü kremler kullanılmamalıdır. Aşırı ovma sonucu abrasyon, maserasyon ülser olabileceğinden kaçınılmalıdır.
Üretral kateterler veya diğer kateterler düzenli olarak kontrol edilmelidir. Üretral kateterler 10 günde bir değiştirilmeli ya da uzun süreli kullanılabilenler tercih edilmelidir. Dışkılama sonrası perianal bölge yumuşak sabun ve ılık su ile temizlenmeli ve bu şekilde deri tahrişe karşı korunmalıdır.
Giyecekler ve çarşaflar daima temiz, kuru, kolay değiştirilebilen, gergin, hava dolaşımını sağlayan gözenekli dokunmuş kumaşlardan olmalıdır. Asla naylon kumaş kullanılmamalıdır.ek yeri, düğme, lastik ve bandaj bulunmamalı, kıyafetler fazla sıkı olmamalıdır.
Yatan veya yatalak bir hastada mekanik yükü azaltmak amacıyla iki saatte bir pozisyon değiştirilmeli, gerek duyulursa pozisyon saati uygulanmalıdır. Yatak başı, hastanın durumuna uygun olarak minimal yükseltilir.
Hastanın vücut ağırlığını mümkün olabilir en geniş alana yaymak amaç olmalıdır. Bu nedenle, yüzey destek ve koruyucularla bası azaltıcı araçlar kullanılabilir. Statik olarak; standart (en az 13 cm) köpük yastıklar, koyun postu, su-hava ya da jel doldurulmuş yatak örtüleri. Dinamik olarak; güç kaynağı kullanılarak hava akımlı (cliniton yatak) yataklar, özel durumlarda su-hava ya da jel doldurulmuş yastıklar veya minderler kullanılabilir.
Hiçbir otomatik sistemin dekübit ülserlerin önlenmesinde ve bakılmasında hemşirelik hizmetinin yerini asla alamayacağını unutmamak gerekir.





2 Kasım 2016 Çarşamba

Beden Isısı Ölçümü

AMAÇ Bireyin beden ısısının, uygun ölçüm yolunu kullanarak doğru bir şekilde belirlenmesidir.

TEMEL İLKELER 

• Ölçüm yapılacak bölgeyi belirlemek için hasta değerlendirilir ve uygun ölçüm yeri/ aracı kullanılır. • Civalı termometrelerin kullanımı, kırılma durumunda insan sağlığı için oluşturduğu tehlikelerden dolayı yasaklanmıştır.
 • Ölçüm için kullanılan termometrelerin kalibrasyonları uygun şekil ve sıklıkta yapılmalı, kaydı tutulmalıdır.
• Beden ısısının ölçüm sıklığı:
a. Hasta kabulünde,
b. Stabil hastalarda günde iki kez (sabah/ akşam),
 c. İnvaziv girişimlerden önce ve sonra,
d. Vital bulguları etkileyebilecek hemşirelik uygulamalarından önce ve sonra, e. Yoğun bakım hastalarında 4 saatte bir,
f. Sıcak ya da soğuk uygulamadan 30 dakika sonra,
g. Post- operatif dönemde; İlk bir saatte 15 dakikada bir, Daha sonraki saatlerde, hastanın ameliyat tipi ve durumuna göre belirlenecek sıklıkta.
 h. Çocuk hastaların sağlık durumunda sık ve ani değişimler olabilir, bu nedenle daha sık izlem gerektirebilir. Çocuk hastaların beden ısısı ölçüm sıklığına çocuğun durumuna göre karar verilir.

Beden Isısını Ölçmede Kullanılan Vücut Bölgeleri ve Normal Değerler

Oral 37.0 °C,  Rektal 37.5 °C , Aksiller/ Frontal 36.7 °C , Timpanik yol 37.0 °C

 Kullanılan Ölçüm Aracına Göre Ortalama Bekleme Süreleri  Digital Termometre 1- 2 dk,  Timpanik
1-2 sn

ateşli hasta ile ilgili görsel sonucu

Tanımlar 
Hipotermi: Beden ısısının 36 °C’ nin altında olmasıdır.

Hipertermi (Febris = Pyrexia): Beden ısısının 37,2 °C’ nin üzerinde olmasıdır.

Continued Fever (Sürekli ateş): Beden ısısı sürekli 37 °C’ nin üzerinde olup günlük oynamalar 1 °C’ den azdır (örn; tifo).

Remittand Fever (Dalgalı ateş): Beden ısısı sürekli olarak 37 °C’ nin üzerinde olup günlük oynamalar 1°C’ den fazladır, ancak ateş düştüğü zaman bile 37 °C üzerinde değer ölçülür (örn; pnömoni).

İntermintet Fever (Aralıklı ateş): Beden ısısının günlük oynamaları 1 °C’ den fazla olup, ateş düştüğünde normal düzeye inmektedir. Genellikle üşüme ve titreme ile yükselir ve ardından terleme oluşur (örn; kolesistit, piyelonefrit, tonsillit).

Ondülans Fever (Febris undulans): Beden ısısı birkaç gün içerisinde yavaş yavaş yükselir. Bir süre yüksek kaldıktan sonra, yine birkaç gün içinde düşer.


Dikkat Edilecek Noktalar

Oral Yolla Ölçüm Yapılmayan Durumlar: Bilinçsiz hastalarda, 0- 5 yaş arası çocuklarda, ağızdan solunum yapan hastalarda, oksijen tedavisi uygulanan hastalarda, ağız ve burun ameliyatı olanlar ya da ağız enfeksiyonu olan hastalarda, sıcak- soğuk içecek/ yiyecek, sigara tüketimi ve sakız çiğnendikten hemen sonra (20 dakika beklenmesi gerekir) oral yol kullanılmamalıdır.

 Aksiller Yolla Ölçüm Yapılmayan Durumlar: Çok zayıf hastalarda, koltuk altı enfeksiyonu olan hastalarda aksiller yol kullanılmamalıdır. Terli olan hastalarda bölge tampone edilerek kurulandıktan sonra ölçüm yapılmalıdır.



Rektal Yolla Ölçüm Yapılmayan Durumlar: Rektum ameliyatı olan hastalarda, diyaresi olan hastalarda, rektum ve perianal bölge yara/ enfeksiyonu olan hastalarda, defekasyondan hemen sonra rektal yol kullanılmamalı- dır. Prematüre bebeklerde ve yenidoğanlarda, beş yaştan küçük çocuklarda intrakraniyal basıncı arttırabileceği ve perforasyon riski yaratabileceği için rektal yol ile beden ısısı ölçümü yapılmamalıdır.

Kulak Yoluyla Ölçüm Yapılmayan Durumlar: Kulak ameliyatı geçirmiş hastalarda, kulak enfeksiyonu varlığında, kulak kanalı buşonu varlığında ve hastanın üzerine yattığı kulaktan ölçüm yapılmamalı. hasta

İŞLEM BASAMAKLARI

 1. Eller el yıkama standardına göre yıkanır.

 2. Kimlik doğrulaması yapılır.

 3. Kullanılacak cihazların kalibrasyonları ve bakımları kontrol edilir.

4. Hastaya/ ailesine uygulama hakkında bilgi verilir.

5. Hasta mahremiyeti sağlanır.

 6. Ölçüm yapılacak bölgeyi saptamak için hasta değerlendirilir.

7. Ölçüm için uygun pozisyon verilir.
 a. Oral ölçüm için; oturur ya da sırt üstü pozisyon
 b. Aksiller ölçüm için; oturur, sırt üstü, yan yatış poziyonu
c. Rektal ölçüm için; sim’s pozisyonu
d. Timpanik ölçüm için; oturur ya da yan yatış pozisyonu

8. Ölçüm için hazırlanılır.
 a. Oral yolla ölçüm yapılacaksa termometre hastanın ağzına, dilin alt sağ ya da sol yanına yerleştirilir  b. Aksiller ölçüm yapılacaksa bölge terliyse tampone edilerek kurulanır ve termometre koltuk altında deriye tam olarak temas edecek şekilde yerleştirilir.
 c. Rektal ölçüm yapılacaksa işlem öncesi eldiven giyilir. Yetişkinlerde 3.5- 3.8 cm, 5 yaştan büyük çocuklarda 2- 2.5 cm yağlayıcı bir madde ile yağlanır. Baş ve işaret parmağı kullanarak anüs açılır

oral ateş ölçümü ile ilgili görsel sonucu


9. Elektronik termometrenin düğmesine basılır.

10. Timpanik ölçüm yapılacaksa, yetişkinlerde kulak kepçesi yukarı ve geriye doğru 3 yaş altı çocuklarda ise aşağı ve geriye doğru çekilerek prob yerleştirilir, Sinyal sesi duyuluncaya kadar termometrenin ucu yerinde bırakılır ve termometrenin göstergesindeki sıcaklık değeri okunur

timpanik ateş ölçer ile ilgili görsel sonucu


11-Frontal bölgeden ölçüm yapılacaksa, termometrenin kullanım kılavuzu bilgileri dikkate alınarak ölçüm yapılır
frontal ateş ölçümü ile ilgili görsel sonucu


1 Kasım 2016 Salı

Ağız Bakımı

Amaç: Ağız bakımında amaç ağızın tüm organizmalardan temizlenmesi değil, daha çok birikmiş yiyecek artıklarından temizlenmesidir.

Herhangi bir nedenle ağızdan beslenemeyen (sindirim yolu/üst ve alt ağız ve karın ameliyatlarından sonra solunum güçlüklerinde), oksijen tedavisinin ağız mukozasını kuruttuğu durumlarda, radyoterapi ve sitostatik tedavisi gören hastalarda yapılır.
Ayrıca, dehidratasyonlu, kusma ve bulantılı, diyabetli hastalarda da özel ağız bakımı uygulanır.
Hasta Ağız Bakımında İlkelerağız bakımı eğitimi ile ilgili görsel sonucu

- Ağız mukozasının daima nemli ve temiz olmasını sağlamak,

- Hastaya temizlik ve rahatlık duygusu vermek, canlılık kazandırmak.

- Rahatsız edici kokuyu gidermek.


- Ağız mukozasında yanma ve infeksiyona neden olan etken bilinerek uygun solüsyonlar kullanılmalıdır. Ağız mukozasında genellikle bakteri ve mantar grupları infeksiyona neden olur.

Bakteri, Mantar Grubuna Etki Eden Solüsyonlardan Bazıları

- Serum fizyolojik NaCl % 9
- Sodyum bikarbonat %5
- Neosterin
- Mikostatin
- Rivanol (atuşman) % 01
- Bleu de metilen % 1


Hasta Ağız Bakımında Kullanılan Araç ve Gereçler

- Kapalı kutu içinde gaz bezi
- Solüsyonun bulunduğu kap
- Gazbezi
- Abeslang
- Havlu, dil basacağı
- Böbrek küvet, kesekâğıdı
- Varsa hekimin önerdiği ilaç. 
ağız bakımı hasta ile ilgili görsel sonucu

Hasta Ağız Bakımında Yöntem

- Malzeme hazırlanması ve hastaya pozisyon verme yatak banyosunda olduğu gibidir.
- Hastanın ağız, dil, diş ve ağız mukozası   kontrol edilir.
- Gaz bezinin tifrilleri dışyüzde kalmayacak şekilde dil basacağı sarılır.
- Sarılı dil basacağı veya koher pensi böbrek küvet üzerine tutulup bir miktar solüsyon dökülür.
- Dişlerin önce dış, iç ve birbirine bakan yüzleri, sonra dil, yanak içi ve diğer yumuşak
doku kısımları silinir. Gaz bezi kirlendikçe kese kâğıdına atılır, yenisi ile değiştirilir.
- Diş araları ve dişetleri limongliserin karışımı ile temizlenir. Kalan solüsyon, kamış
yardımı ile hastaya verilir ve gargara yapması söylenerek böbrek küvete çıkarması temin
edilir (hasta şuurlu ise).
- Dudaklar yağlayıcı ile yağlanır. Hasta rahatlatılır.
- Kayıt ve malzeme temizliği sabah tuvaletinde olduğu gibidir. İnfeksiyon durumunda
malzeme temizliği farklılık gösterir. 


Ağız bakımı izlemek için tıklayınız

31 Ekim 2016 Pazartesi

Çocuklarda Büyüme ve Gelişme

Büyüme, hücre sayı ve büyüklüğünün artmasına bağlı olarak,vücut hacim ve kütlesinin artışıdır.
Gelişme ise, hücre ve dokuların yapı ve içeriğinin değişimi ile dil,zihinsel,motor,duygusal ve sosyal alanlardaki olgunlaşmadır.
Büyümeyi ve Gelişmeyi  Etkileyen Faktörler
  • Kalıtım ve Ailesel Faktörler
  • Beslenme
  • Cinsiyet
  • Hormonlar
  • Hastalıklar
  • Hamilelik dönemi ile ilgili faktörler
  • Psikososyal Faktörler
  • Çocukların sağlık durumunun değerlendirilmesinde en iyi gösterge büyümedir.
  • Büyümeyi etkileyen en önemli faktör kalıtımdır.
  • Kalıtım, daha çok boy ile ilişkilidir,ancak zayıflık ve şişmanlık gibi fiziksel özelliklerde etkilenir.
  • Örneğin uzun boylu olan ailelerin çocukları uzun boylu,esmer olanların çocukları esmer olmaya eğilimlidir.
Çocuklarda Büyüme ve Gelişme
  • Büyüme,hamilelik ile başlayıp ergenlik döneminin sonuna kadar devam eden bir süreçtir.
  • Sabit bir hızla devam etmez.
  • Süt çocukluğu ve ergenlik dönemlerinde büyüme hızı artmaktadır.
  • Ayrıca büyüme hızı bir organdan diğerine farklılıklar göstermektedir.
Büyümenin değerlendirilmesi
  • Yenidoğan döneminin ilk 15 gününde özellikle ağırlık artışı sık aralarla değerlendirilir. Bunu izleyerek ilk ay sonunda izlem yapılır. Birinci aydan itibaren 6.aya kadar ayda bir, 6.aydan iki yaşına kadar üç ayda bir, 2 yaşından 6 yaşına kadar altı ayda bir ve 6 yaşından başlayarak da erişkin döneme kadar yılda bir her çocuğun büyüme ve gelişme yönünden değerlendirilmesi uygundur. 
  • Büyümenin değerlendirilmesinde kullanılan başlıca ölçütler:
    1-Vücut ağırlığı ve ağırlık artış hızı
    2-Boy uzunluğu ve boy uzama hızı 

    3-Baş çevresi ve baş çevresinde artma hızı

  • Vücut Ağırlığı ve Ağırlık Artış Hızı Vücut ağırlığını ölçmek için kullanılan teraziler hassas olmalıdır. İki yaşından küçük çocuklar en fazla 10 g’a duyarlı bebek terazileri, daha büyük çocuklar ise 100g’a duyarlı teraziler kullanılarak ölçülmelidir. Doğumdan sonraki ilk 3-4 gün içinde, fizyolojik ağırlık kaybı denilen ve genellikle çocuğun ağırlığının %5-6’sı kadar olan bir ağırlık azalması olur. Bu ilk günlerden sonra sağlıklı bir süt çocuğunun vücut ağırlığı düzenli olarak artar. Büyümenin yolunda gidip gitmediğini saptamak için çocuk belirli aralıklarda tartılmalıdır. İlk 6 ayda sağlıklı bir çocuk günde 20-30g (veya haftada 150-250g’lik) bir ağırlık artması gösterir. Büyümenin kısmen yavaşlaması ile 2. 6 ayda günlük ağırlık artması 15-20g (haftada 100-150g) düşer. 12-24 ay arası sağlıklı çocuk ortalama haftada 50g kadar alır.
  •  Boy Uzunluğu ve Boy Uzama Hızı Boy ölçümü standart boy ölçüm araçları ile yapılmalıdır. Ölçüm aracında dikkat edilecek nokta başa temas edecek düzlemin geniş olmasıdır. Boy uzunluğu ilk 2-3 yaş- ta sırtüstü yatar pozisyonda bir kenarında bir mezür ve çocuğun ayaklarına uygulanan hareketli bir bölümü bulunan özel boy ölçüm masasında ölçülür. Ayakta dik pozisyonda rahat durabilen her çocukta boy ölçümü ayakta yapılır. Yenidoğanın ortalama boy uzunluğu 50 cm kadardır. Çocuk doğumdan sonraki ilk iki üçer aylık dönemde 8’er cm, 3.ve 4. Üçer aylık dönemde 4’er cm büyür.1-2 yaş arasında boy uzunluğu 10-12 cm artar.2-4 yaşları arasında büyüme hızı daha da yavaşlar ve yılda yaklaşık 7 cm’ye kadar iner. 4 yaş ile ergenliğin başladığı 10-12 yaşlarına kadar yıllık boy uzaması 5-6 cm’dir. 
  • Baş Çevresi ve Baş Çevresinde Artma Hızı Sağlıklı bir çocukta başın büyümesi, beynin büyümesini yansıtır. Doğumda baş çevresi 35 cm kadardır. Ortalama değerler 3.ayda 40,5 cm, 6.ayda 43cm, 12.ayda 46 cm’dir. Bundan sonraki yaşlarda baş büyümesi yavaştır. bebek büyüme gelişme ile ilgili görsel sonucu